Kolajen Varsa Yaşlanmak Yok!

Kolajen Varsa Yaşlanmak Yok!


Kolajen, ismini çok fazla duyduğumuz bir protein. Muhteşem bir işlevi var. Onu biraz tanıyarak yaşlanmadan yaş almak konusunda ondan nasıl yardim alabileceğimizi de öğrenebiliriz.
İnsan vücudundaki tüm proteinin %30'u kolajendir. Bunun da büyük çoğunluğu deride bulunuyor. Cildin %80 kadarı kolajen. Bir kısmı kemik ve kıkırdaklarda... Yaptıgı iş ise bağ dokularını desteklemek ve yenilenmelerine yardımcı olmak. Dokulara esneklik vermek, eklem ve tendonları bağlamak. Düşünsenize; kaslar, dokular hatta komiklerin bir arada durmasını sağlıyor. Saçlarımızı bile genç ve esnek tutuyor. Tırnaklarımızı güçlendiriyor. Gerçekten de gençlik iksiri gibi.
Kolajen genç bir vücutta daha fazla bulunur. Diğer bir deyişle genç vücut daha fazla kolajen üretmeye yatkındır. 25-30 yaşlarından sonra üretim düşüyor.
Bahsettiğimiz tüm bu özellikler sebebiyle kolajen kozmetik ürünlerde de sık sık karşımıza çıkmaya başladı. Bu ürünlere her gün bir yenisinin eklendiğini görebiliyoruz. Kırışıklıklar için kremlerde, sac güçlendirmek için şampuanlarda, daha birçok üründe karşımıza çıkabilir. Bununla birlikte gerektiğinde ağız yoluyla da takviye olarak alınabiliyor. Elbette günlük hayatımızda tükettiğimiz besinlerle en doğal haliyle vücudumuzda düzenli olarak kolajen üretimini sağlayabiliriz.
Vücudunuz glisin ve prolin adlı iki aminoasidi birleştirir ve kolajen ortaya çıkar. Kolajen sentezinde c vitamini de önemli rol oynar. Bu süreci destekler. Son olarak da kükürtü listeye eklemek gerekiyor. Çerçeve kabaca böyle. Peki, sonuç olarak neler tüketmeliyiz?

Kemik suyu cok önemli. Bir kemik kırılmasından sonra niçin paça çorbası öneriliyor dersiniz? Kemik suyu en fazla kolajen içeren besinlerden biridir. Kemiği kaynatınca ortaya çıkan jelatin vücudumuzda kolajen üretimine yarayan aminoasitleri içeriyor. Et yemeklerinin suları da öyle.
Et, balık, tavuk ve özellikle somon balığı gibi ürünleri de yemeliyiz. Bolca kolajen içerirler. Özelikle somon balığı harika bir kaynaktır.
Ispanak, pazı, lahana gibi özellikle koyu yeşil yapraklı sebzeler c vitamini açısından zengindir. Böylece kolajen üretimine destek olur.
Çilek, elma, biber gibi ortak olarak kırmızı renkte olanlar da yine c vitamini yönünden zengin diğer besinlerdir.
Greyfurt ve turunçgiller de c vitamini deposu olmaları açısından süreçte önemli bir rol oynuyorlar.
Yaban mersini kolajenlerin birbirine bağlanmasına yardım eder. Bu yüzden tüketmekte fayda var.
Sarımsak ve soğan kükürt bakımından zengindir. Kükürt cildimizde ve eklemlerimizdeki kolajen üretimine yardımcı oluyor. Bunun yanında sarımsakta kolejen liflerindeki hasarı onaran asitler de var. Kükürt aynı zamanda yukarıda da bahsi geçen lahana ve balıktan da alınabilir.
Yumurta beyazı prolin ve glisin yüklüdür. En başta anlattığımız gibi bu iki aminoasit kolajen üretiminin en önemli kaynakları.
Anlaşılacağı gibi kolajen üretimi için bu besinlerin her birini düzenli olarak tüketiyor olmak gerekir. Sadece gerekli proteinler veya vitaminler süreci tamamlamaya yeterli değil.
Aynı zamanda özellikle cilt için kozmetik ürünlerden de destek almak mümkün.